Son zamanlarda alışkanlıkların oluşumu, etkileri ve yapıları hakkında bilgi edinme ve uygulama fırsatım oldu. Bir yazılımcı olarak insan vücudunu donanım, kişiliğini oluşturan tüm davranış biçimlerini ve diğer yetilerini yazılım olarak gördüğüm için alışkanlıkları da bu pencereden incelediğim bu yazıyı kaleme almaya çalıştım.
Kısaca bir alışkanlığın ne olduğunu ve anatomisini inceleyelim. Bir alışkanlık beyin tarafından otomatize edilmiş bir rutindir. Alışkanlık çalışır durumda iken beyin herhangi bir kaynağını bu rutini koşturmak için aktif olarak kullanmaz. Bu rutin otomatik olarak çalışır ve bu esnada beyin başka işler ile meşgul olabilir. Beynin rutinleri oluşturmasındaki ana amaç zaten budur. Beyin alışkanlığı oluşturan adımları bilir ve onların otomatik olarak bir rutin çerçevesinde bilinçli bir şekilde dahil olmadan koşturulmasını sağlar. Bu şekilde beyin işlemci çekirdeklerine fazla yükleme yapmadan paralel birkaç işle meşgul olabilir.
Benim için bir alışkanlık sahip olduğumuz donanım üzerindeki işletim sistemi bünyesinde koşturulan bir background taşk gibi bir şey. İşletim sistemimiz cronjob calıştırır gibi gerekli durumlarda bir alışkanlığı da koşturabilmektedir. Kısaca bir alışkanlığı işletim sisteminde çalışan bir app olarak düşünelim.
Kabaca bir alışkanlığın ne olduğunu tanımladıktan sonra anatomisine bir göz atalım. Bunu anlamak için bir alışkanlığın nasıl oluştuğunu incelememiz gerekiyor. James Clear’ın Atomic Habits isimli kitabında bir alışkanlığın oluşabilmesi için bu dört adımın arka arkaya atılması gerektiğini belirtiyor: tetikleyici neden, istek-arzu, işlem ve ödüllendirme. Eğer bu dört adım dopamin salgılanması (ödüllendirme) ile son buluyorsa, beyin tarafından bir alışkanlığa dönüştürülmesi çok olası, çünkü beyin, içinde dopamin olan her şeyle çok ilgili ve bunu sağlamak için gerekli rutinleri oluşturma konusunda çok istekli. Bunu bir örnek üzerinde inceleyelim. Spor yapmak bir alışkanlık haline dönüşmüş olabilir, çünkü spor aktivitesinin bitimi ile vücut dopamin salgılar ve bu dopamin spor aktivitesinin beyin tarafından bir rutin haline dönüştürülmesini kolaylaştırır. Nitekim spor yapanlar bu aktiviteyi gerçekleştirmediklerinde mutsuz olurlar ve her fırsatı spor yaparak değerlendirirler. Kısaca alışkanlık bir bağımlılığa dönüşmüştür. Aynı şey sigara içenler için de geçerlidir.
Peki ama bir alışkanlık durup, dururken nasıl aktif yani app olarak işletim sistemimizin belleğinde çalışır hale gelir? Bunun için şahsın tetikleyici bir neden ile uyarılması gerekiyor. Örneğin sigara içen birisi için sigara paketini görmesi alışkanlığı aktif hale getirmek için tetikleyi bir nedendir. Aynı şekilde sabah yürüyüşlerini alışkanlık haline getirmiş birisi için spor ayakkabılarını görmesi tetikleyici bir nedendir. Kısaca tetikleyici neden mevcut değilse, alışkanlık app olarak çalışamaz. Eğer kötü alışkanlıklarımızdan kurtulmak istiyorsak, tetikleyici nedenleri gözümüzün önünden almamız yeterli olacaktır. Bu ama sigara içmek gibi ağır bağımlılıklar için ne kadar geçerli olur, tartışılır. Benim bahsettiğim alışkanlıklar daha ziyada yüksek bağımlılık ihtiva etmeyen günlük rutinlerdir.
İnsanlar aynı donanıma sahip olmalarına rağmen, sahip oldukları işletim sistemi değişiklik göstermektedir. Bu sebepten dolayı sekiz milyar değişik işletim sistemi gibi bir başlık kullandım. Kanımca bu gezegende insan sayısı kadar işletim sistemi türü mevcuttur. İşletim sistemimiz ve bununla birlikte sahip olduğumuz tüm yazılım sisteminin temeli doğumla atılır. Aile ve toplumun yapısı sahip olduğumuz işletim sistemini modeller. Burada beynimizin yapısını dikkate alarak işletim sisteminin bir çekirdek (ilkel beyin) ve modüllerden (gelişmiş üst beyin) oluştuğunu düşünebiliriz. Beynimizin çekirdeği bizim kontrolümüzde olmayan, evrim sürecinde oluşturulmuş ve hayatta kalabilmek için faydalı olduğu görülmüş rutinler ihtiva etmektedir. Bunun en güzel örneği bir tehlike anında kaçma hissi, düşünmeden nefes alıp, verme, gözlerimizi kırpa ya da karanlıkta korkma halidir. İnsanın bilinçli olarak bu rutinlere müdehale etmesi, onları değiştirmesi çok mümkün değildir. Bunları işletim sisteminde çalışan arka olan appler olarak düşünebiliriz.
İşletim sistemimizin çekirdeğini düşündüğümüz zaman aslında bu gezegende yaşayan herkesin bu konuda bir farklılık göstermediğini görebilmekteyiz. Her insan bu seviyede aynı rutinlere ve bu açıdan aynı işletim sistemine sahiptir. İşletim sistemlerini ayrı kılan çekirdeği değil, üst beyini şekillendiren modüllerdir. Bu modüller insanı diğerlerinde ayrı kılan zihin, zihniyet, empati, kültür, eğitim, vicdan, arzu gibi yapılarla şekillendirilir ve her insanda farklılık gösterirler. Bu da her insanın işletim sisteminin başka bir yapıda olmasını beraberinde getirir.
Her yeni alışkanlık ile işletim sistemi daha zengin bir hale gelir. Burada ilk etapta alışkanlığın iyi ya da kötü olarak ayrılması önem taşımamaktadır. Önemli olan işletim sisteminin yeni appler ile güncellenmesidir. Nitekim kişisel gelişim penceresinden durumu değerlendirdiğimizde bilinçli olarak kazanılan alışkanlıkların insanı bir üst seviyeye taşıdığını söyleyebiliriz. Örneğin her gün yirmi kitap sayfası okuma alışkanlığı bir sene sonra otuz kitap okumuş ve kişisel gelişim olarak bambaşka bir yere evrilmiş yeni bir birey doğuracaktır. Kitap okuma alışkanlığı ile işletim sistemi yepyeni bir boyuta taşınmakta ve muazzam bir gelişime sahne olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında insanların sahip oldukları işletim sistemlerini eşsiz kılan kişisel gelişim için bilinçli olarak geliştirilen alışkanlıklardır.
Yazılım böyle bir şey. İstediğinizi yapabilirsiniz. Aynı şey sahip olduğumuz işletim sistemleri için de geçerlidir. Bir sene sonra nerede ve kim olacağımıza sahip olduğumuz işletim sistemi değil, alışkanlıklarımız karar vermektedir. Küçük rutinler olarak başlayan yeni alışkanlıklar işletim sistemlerimizi güncellerken belli bir zaman diliminden sonra bizleri düşünülmesi bile zor yerlere taşıyabilirler. Bu yüzden işletim sistemlerimizin sürekli güncellenmesi gerekmektedir. Bunun kararını sadece ve sadece bilinçli alışkanlıklar oluşturacak olan birey kendisi verebilir.
Buradan çıkartabileceğimiz sonuç kişisel gelişim için alışkanlıklar geliştirmemiz gerektiğidir. Kişisel gelişim süreklilik ister, bunun da alışkanlıkların doğasında yer alan otomatizm ile daha kolay üstesinden gelebiliriz.
EOF (End Of Fun)
Özcan Acar
ı>