Eşli programlama yapmak için illa iki programcının aynı mekanda olması gerekmiyor. Eclipse kullanıyorsanız Saros pluginini kurarak, uzak bir bilgisayardaki bir şahıs ile eşli programlama yapabilirsiniz.
Etiket arşivi: kata
Acı Çekmeden Üstad Olunmaz
Her sektörün kendi guru, üstad, pir olarak görülen zatları var. Yazılım sektöründe de durum farklı değil. Şöyle başımızı kaldırıp devleşmiş bir üstada baktığımızda, bu adam nasıl bu kadar yetenek, kabiliyet, bilgi ve beceri sahibi olabildi diye bir soru aklımıza gelir. Aynı zamanda kendimizin bu devin yanında ne kadar küçük kaldığımızı görür, saklanacak bir yer aramamıza bile gerek kalmadan onun yanında kaybolup gideriz. Örnek mi ver diyorsunuz: Robert C. Martin, Kent Beck, Peter Norvig. Ne milletten oldukları önemli değil. Bu listede birgün mutlaka Türk yazılımcılarının da ismi yer alacak. Önemli olan nasıl üstadlaşabildikleri.
Detayları Görebilmek Ya Da Görememek
Robert Martin Transformation Priority Premise – Transformasyon Öncelik Teorisi başlıklı yazısında yeniden yapılandırmaya (refactoring) karşı yöntem olan kod transformasyonuna değiniyor. Refactoring uygulamanın dışa gösterdiği davranış biçimini değiştirmeden kodun yeniden yapılandırılması anlamına gelirken, kod transformasyonu uygulamanın davranış biçimini yeniden şekillendirmek için kullanılan bir yöntemdir.
Kataların Eşli Programlanması
Yaptığım kataları KodKata.com‘da sizinle paylaştım. Her gün düzenli olarak kod katalarımı yapıyorum. Her gün değişik bir kata yapmaya gayret ediyorum. Kataları tekrarladıkça katanın öngürdüğü birçok işlem benim için rutinleşiyor. Zaman zaman katanın öngördüğü yoldan saparak, başka şeyler deniyorum. Bu yeni bir tasarım kararı olabiliyor ya da yeni bir refactoring metotunun kullanımı. Okumaya devam et
Kod Kata ve Pratik Yapmanın Önemi
Bizim ailede müzisyen geni var, babamdan bana geçmiş olsa gerek. Babam çok iyi bir ses sanatçısıdır. Keşke benim de onun kadar güzel sesim olsa diye düşünmüşümdür her zaman. Ama ne yazık ki yaratıcının benimle olan planları başka türdenmiş. İyi bir dinleyici olduğumu düşünüyorum. TSM parçalarını seslendirmeye çalıştığımda babam, detone olmadığımı söyler. Ama sesimin ne kadar kötü olduğunu ben bilirim. Keşke babam gibi güzel bir sesim olsaydı. Ufakken hatırlıyorum: TV yok; internet yok; radyo var; arkası yarın ve TSM var. TRT radyo yayınlarını dinleyerek büyüdüm; ne güzel günlerdi…