Melek yatırımcıları (business angels) bilirsiniz; hani şu yeni kurulmuş firmalara (startup) yatırım yapan şahıslar. Melek programcıları bilir misiniz? Bunlara gelmeden önce şeytan yatırımcıları açıklamam gerekiyor. Melek yatırımcıların yanında bir de şeytan yatırımcılar (business devils) vardır. Bunlar da melek yatırımcılar gibi yatırım yaparlar, ama niyetleri iyi değildir. Maksatları bellidir; kısa zamanda firmayı satıp (exit), para yapmak. Bu uğurda yapmayacakları yoktur. Genelde dünyadan ve ticaretten haberi olmayan, belki üniversiteyi yeni bitirmiş, İnternet üzerinden uygulanabilecek iyi bir ticari fikre sahip bir veya birden fazla programcının kurduğu firmalardır kendilerine seçtikleri kurbanlar. Ben bu programcılara melek programcılar diyorum.
Geçenlerde Türkiye’de Formspring.com vari bir İnternet platformu kurmuş ve ufak miktarda yatırım almış iki gencimizin haberini okudum. İlk bakışta güzel bir gelişme olarak görünüyor; sevindirici. Ama yakından incelediğimizde durum gençler açısından içler acısı. Benim dikkatimi çeken iki nokta oldu: gençler sadece programcı; iş modelleri hakkında bir fikre sahip değiller, yani nasıl para kazanacaklarını bilmiyorlar. Şeytan yatırımcılar için bu arkadaşlar çantada keklik.
Bu girişimci arkadaşlara soruyorlar iş modeliniz nedir diye. Arkadaşlar platformu kurmuşlar, yatırımı da almışlar ama verdikleri cevap çok enteresan: „Şimdilik bu konuda bir çalışmamız yok; önce platformu büyütüp, gelişmelere göre çalışmalarımızı yönlendireceğiz“. What? Bu arkadaşlara bir çift çözüm var. Böyle bir saçmalık nerede görülmüş. Girişimci olmak için kolları sıvıyorsun, ama nasıl para kazanacağın hakkında fikrin yok. Böyle bir şey olabilir mi? İnanılacak gibi değil! Oluyormuş anlaşılan. Türkiye’deki genç girişimcilerin çoğu aynı durumda. Nasıl para kazanacaklarını bilmeden piyasaya atlayıp, şeytan yatırımcıların kurbanı oluyorlar.
Gelelim şeytan yatırımcılara. Böyle bir firmaya yatırım yapsa yapsa bir şeytan yatırımcı yapar. Neden? Öncelikle iki çaylağın ufak miktarda yatırım yaparak gözünü boyamak kolaydır. Mümkünse, yani bizim çaylakların çaylaklık oranı yüksekse yaptıkları yatırım ile firmanın yüzde altmışını ya da daha fazlasını ele geçirirler. Bunun karşılığında da elli, altmış bin Lira yatırım yaparlar. Ne oldu? Öncelikle firma elden gitti. Kurucu programcılara ne oldu? Bu arkadaşlar da kendi firmalarının çalışanı haline geldi. Şeytan yatırımcı bununla yetinir mi zannediyorsunuz. İki genci beleşe çalıştıracağı başka projeleri vardır mutlaka çekmecede. Arkadaşlar gıkını çıkaramadan başlarlar şeytan için çalışmaya. Şeytan için her şey mükemmeldir. Beleşe firma sahibi ve maaş bile vermeden çalıştırdığı programcıları vardır artık. Bizim çaylakların sonu malum.
Girişimcilik kötü bir şey değil, girişimci olmayın demiyorum. Ama hangi şartlarda ve hangi bedeli ödeyerek girişimci olunmalı, buna dikkat çekmek istiyorum. Programcılar ne yazık ki çok çabuk gaza gelip, şen şakrak bir arkadaş ortamında ortaya atılmış saçma sapan bir fikri İnternette gerçekleştirmek için kolları sıvıyabiliyorlar. Sonuçta bu işin maliyeti ne ki, iki satır kod ve kiralık bir sunucu. Ben bu işi beceririm diyor programcı kendi kendine. Ama çalışır bir platformu meydana getirmek kıranın sadece yarısı, bunun farkında değil. Bunun geliştirilmesi, pazarlanması, aylık sabit giderleri gibi birçok derdi var. Programcının bu sorunların altından tek başına kalkması mümkün değil. Çoğu programcı pazarlama işinden anlamadığı için böyle projelerin çoğu yarı yolda kalıyor. Verilen emeğe yazık! Bu arada birde paçayı bir şeytan yatırımcıya kaptırdıysalar işler da kötü demektir. Hulasai kelam bu işler kolay değildir. İki satır kod yazmayla girişimcilik olmaz.
Bana soracak olursanız içinde sadece programcıların olduğu bir girişim muvaffak olamaz. Mutlaka değişik kulvarlarda koşabilecek şahısların bir araya gelmesi gerekir. Örneğin bir programcı yazılım sistemini oluştururken, işletmeci diğer bir şahsın platformu pazarlama planı yapması lazımdır. Bunun yanında finansman konusunda üçüncü bir şahsın gider ve gelirleri dengede tutup, melek yatırımcılar ile bağlantı kurması ve yatırım oluşturmaya çalışması gerekir. Bir programcı tek başına bu işlerin üstesinden gelemez. İşin kötüsü yazılım sevdasından dolayı düşündüğü en iyi yazılım sistemini oluşturmaya çalışması ve zaman kaybetmesidir. Çoğu zaman teknik detaylarda kaybolup, hitap etmek istediği kitlenin gereksinimlerine cevap verecek bir çözüm oluşturamaz. Bir şeyleri becermek, çalışır hale getirmek ona çok daha fazla haz verir. Müşteri gereksinimleri arka plana düşer. Nasıl para kazanırım sorusuna “en kötü ihtimalle reklamdan para kazanırım” gibi absürt bir cevap verir. Reklam pastasının, pastayı yemeye çalışanlarla doğru orantıda büyümediğini iş işten geçtikten sonra anlar. Günaydın!
Şeytan yatırımcılara dikkat edin diyorum sadece; onlar insanın ruhunu satın almaya çalışırlar!
EOF (End Of Fun)
Özcan Acar
Ne kadar doğru ve içleracısı bir durum .. Çaylak bir programcı olarak bu yazıyı okumadan önce yatırım alsam çok mutlu olurdum .. Ama bu yazdıdan sonra bi tedirgin oldum
Üniversiteyi daha bitirmemiş ancak girişimci olma sevdalısı arkadaşlara örnek olacak bir makale. Dediğiniz gibi sadece programcılardan oluşan bir girişim olmaz. Ancak bu konuda üniversitelerdeki programcıları girişimci olma sevdalısı yapmak adına teknokent vs gibi atılmlarda var.
Çok önemli bir noktaya temas etmişsiniz. Herkes kendi işini yapmalı bence. Yazılımcı yazılımla, işletmeci şirketin yapısıyla ve muhasebeci de gelir giderle uğraşmalı. Bir yazılımcı yada iki yazılımcı bunların hepsiyle uğraşamaz. Güzel yazı.
Bu yazıyı okumadan önce belirli bir kısmını tahmin edebiliyordum. Sabit giderler gibi, Üstad’dımdan öğreneceğimiz daha bir sürü tecrübesi vardır. Teşekkür ederim, vermiş olduğunuz tüm bilgiler için…